Türkiye’de güvenlik ve yetkilendirme süreçleri yeniden inşa ediliyor. Başbakanın da dediği gibi bu konuya ilişkin geçmişte “acemilik” dönemi yaşandı. Şimdi ise bazı kurumlarda “çıraklık” dönemi yaşanmakta. Yeni dönemde hedeflerimiz profesyonellik boyutunda olmalı. Sistemleri geleceğin zorlu süreçlerini düşünerek planlı yapmak gerekiyor. Gelecek dönemi de “ustalık” dönemi olarak nitelendirerek, “Kimlik yönetimi” ibarelerini ifade olarak da, uygulamalı olarak da kullanmaya başlarız inşallah. Yetkilendirme, üzerinde hassasiyetle durulması gereken bir konu. Kurumlarda tüm işlemlerde teknolojiye geçiş yapıldığını düşünürsek, kimin ne kadar yetkisi olacağını kontrol etme adına ve otoritenin sistem tarafından yürütülmesi gerektiğinin önemi kaçınılmaz.

Büyük kurum ve kuruluşlarda olmazsa olmaz yetkilendirme yöntemidir. Bir birimde müdürün görevinden dolayı açılan kullanıcıları ve yetkileri bu görevinde yapacaklarını sağlamak içindir. Buraya kadar her şey normal. İlgili müdürün tayini çıktığında veya görev değişikliği olduğunda veya görevden uzaklaştırıldığında neler olduğunu düşünebiliyor musunuz? Tüm kullanıcıları kapatılmalı, root ve admin şifreleri değiştirilmesinin yanı sıra sisteme bağlantısı olabilecek her türlü fırsat ve imkanların geri alınması gerekir. Bu yöntemle mümkün değil. Güvenliği otoriteye bağlamak gerektiğinin önemi burada daha da ön plana çıkıyor. Yani kimlik yönetimi otoritesi vazgeçilmez hale geliyor.

Personel takip sistemine bağlı çalışan kimlik yönetim sistemi, bu problem olacak süreçi otomatik olarak kurallar eşliğinde yerine getirecektir. Sistemlerin olmazsa olmazı, zorunlu olacakları teknolojik entegrasyondur. Kurumsal süreçlerin zorunluluk kurallarına konulması gereken süreç olmalıdır. Yetki veya role (atama) verme imkanı sadece personel sisteminin içerisinde olmalıdır. Bilgi güvenliği derneklerin daha fazla aktif olması gerekiyor. Bilinmeyen yeni kuralların keşiflerinde etkin ve yetkin olmalıdır. Bu sayede Kurumların , Üniversitelerin, Firmalar, KOSGEB, Kalkınma Ajansları, TÜBİTAK gibi birimlerin elbirliği ile yapacakları dernekler artırılmalı. Bu yenilikçi geçiş süreçlerini gündemde tutmaları ve geliştirmeleri gerekiyor. Güvenlik konusundan kaçmanın veya geciktirmenin hiçbir yararı yoktur. Üretim, denetim, geliştirme süreçleri yürür iken güvenlik olması gereken kontrollü dinamik yapıya getirilmesi gerekir. Bu konuda hepimize görevler düşmekte.

Yeni bir kavram yeni geçiş süreci olduğundan milli yazılım yaklaşımlarının ön planda tutulması gerekir. Bu konularda Türkiye hem ‘opensource’ kaynakları geliştirmeli ayrıca destek vererek başarılı diyebileceğimiz noktalara gelmelidir. Cevher kaynaklarımızı yeni gelişecek teknolojilerde değerlendirmek gerekir. Keşfedilenleri yeniden denemek anlamsız olabilir. Ama yeni gelişen bir kavramda var olmalıyız. Bilişimde marka çıkartmanın yolları buralardan geçmekte. E-devlet projelerinde nasıl başarı eğrisini çizdik isek , Teknolojinin her yönünde de başarı eğrisi yapabiliriz. Bu potansiyel Türk gençliğinde, Osmanlı torunlarında var. “Bizler çok olmaya başladık ve öylede olacak”. Geri dönmek için yola çıkmadık.

Fatih Ayhan HAKTANIR / CEO

19.04.2011

Kaynak: Bürokrat Haber